Fenerbahçe Cumhuriyeti

Türkiye'nin 1 numaralı hakemi, bir Fenerbahçeli, Cüneyt Çakır. Türkiye'de asla tarafsız bir maç yönetmeyen, her daim "hatalı" kararlar alan bir hakem kendisi. Tabii ki O da insan, O da hata yapabilir, ancak yaptığı hataların çok göze battığını fark etmiş olacak ki, Fenerbahçe - Galatasaray maçında, "Süper Lig'in Süper Final'i" sıfatıyla oynanan bir maçta "hata yapmamaya" özen gösterdi.

Çünkü kendisi de farkındaydı; Türkiye ligi maçlarını Avrupa'da yönettiği gibi yönetmiyor, Fenerbahçe'nin işine gelecek şekilde akılcı hareketler yapıyordu, aynı Galatasaray maçında yaptığı gibi. Dia'ya kırmızı kart göstermek zorunda kalmasının, Selçuk Şahin'e de kırmızı kartı vermemesinin ardından dünya futbol tarihinde sarı kart verildiği görülmemiş iki pozisyonla Tomas Ujfalusi'yi oyundan atarak adeta maçı çevirmek istedi. Yine de hakkını yemiyorum, yönettiği son Galatasaray - Fenerbahçe maçından çok daha iyi bir yönetim sergiledi, verdiği kararların %90'ı doğruydu, yine Galatasaray aleyhine anlamsız düdükler çalsa da, Galatasaray'ın hakkını korumayı bildi, saçma sapan bir kırmızı kart harici adına leke sürdürmeyecek bir maç çıkarttı.

Ha bana kalırsa Türkiye'nin 1 numaralı hakemi Fırat Aydınus, ondan sonra da Bülent Yıldırım gelir, Cüneyt Çakır anca 3. olabilir bu şartlar altında.

Bir de Galatasaray sakat numarası yaptı, yerde yattı, vakit geçirdi olayı var. İşin komik tarafı, Volkan Demirel bunu bu sezon her maç yaptı (her sezon her maç yapıyor), ligin sonuncusu ila onuncusu fark etmeksizin her maç iteklemelerle kazanan Fenerbahçe her maç vakit geçirmek için sakat numarası yaptı, Volkan Demirel her maç aut atışlarını geç kullanarak sarı karttan cezalı duruma düşecek yegane kaleci olmaya yaklaştı (tabii hakemler korumayı ihmal etmedi), Emre Belözoğlu da bu konuya katkıda bulunarak her derbide kendisine isabet etmeyen cisimler yüzünden yerlerde süründü, fakat 40 maç boyunca sadece 1 maçta sakat numarası yapıp vakit geçiren Galatasaray, 39 maç boyunca yatan bir takıma karşı "yatarak şampiyon" oldu.

Sezon başında Türkiye'nin yüz karası olarak bir "DOSTLUK MAÇINDA" sahaya inen, muhtemelen Ukraynalı futbol takipçilerinin ve Shaktar Donetsk'in bir daha asla Türkiye'ye gelmek istememesine sebebiyet veren, Türkiye'nin en önemli karayolu bağlantı noktası olan Boğaziçi Köprüsü'nü kapatmaya çalışan, maçta sahaya atlayan 3-5 gerizekalıyı koyun sürüsü gibi takip edip ardından önce stadlarını, sonra benzin istasyonunu, sonra da polis arabalarını yakıp yıkan bir taraftardan bahsediyoruz biz, böyle bir taraftar topluluğunun düşünceleri ne kadar dikkate alınabilir ki? Bütün bunları yaptıktan sonra da yok "polis bizi kışkırttı" yok "polis biber gazı attı" yok "polis gaz bombası yolladı", polisi bunları yapmaya mecbur bırakan, bu kadar güvenlik önlemi alınmasına sebep olan yine Fenerbahçe taraftarının bugüne kadar yaptıklarıdır, çünkü polis biliyor, Fenerbahçe taraftarlarının bugüne kadar çıkarttığı kötü olaylar, ileride çıkartacağı daha kötü olayların teminatıdır, bu yüzdendir ki, Fenerbahçe taraftarı Fenerbahçeli polisler tarafından bile sevilmemektedir.

Boşuna "Fenerbahçe'nin Fenerli'den başka dostu yoktur" denmiyor, bunun sebebi Fenerbahçe'nin büyüklüğü değil, Fenerbahçeli olmayan kimsenin böyle bir kişiliğe sahip olan takımla yanyana anılmak istememesidir.

Fakat neyse ki Fenerbahçe buna çok güzel kılıf uydurarak kendisini "Fenerbahçe Cumhuriyeti" olarak nitelendirmiş, adeta "kendini gülünç duruma düşürmeye" örnek bir davranış sergilemeyi yıllardır başarmıştır. Zaten öyle bir Cumhuriyet ki bu, hapisteki Cumhurbaşkanı'nın tahliye talebi 15 duruşmada da reddedildi.

Galatasaray'ın asil ve dürüst duruşu, Beşiktaş'ın cesur ve hırçın yapısı, Trabzonspor'un içtenliğiyle anadolu kanı birbirini tamamladığı için, bu takımların taraftarlarının istisnai durumlar haricinde Fenerbahçe ile işi olmaz, olmasını da istemez. Fenerbahçelilik çok özel bir şeydir, Fenerbahçeli olmayan hiçkimse buna gıpta etmez, çünkü Fenerbahçe'nin üzerine yapışmış olan etiket "çirkefliktir."

Bu sebeplerdendir ki; Türkiye'nin geri kalanı Fenerbahçeliler tarafından "bukalemun" olarak adlandırılırken, Fenerbahçeliler de Türkiye'nin geri kalanı tarafından bir "Komedi Dükkanı" olarak görülmektedir. "Bukalemunlara" tavsiyem; aptallarla tartışarak aptalların seviyesine inmemeleridir.

Sözlerimi Büyük Ev Ablukada'nın yardımıyla bitirmek istiyorum: "Bak bu kalem un, bak bu dolma normal."
Read More